Adımlarıma Işık

20 Ocak 2011 Perşembe

Havada da olsa karada da olsa...

Hani şu sevgilisine mi nişanlısına mı (günümüzde ikisinin arasındaki farkı anlayamıyor olsakta...) havada, yani uçakta evlenme teklif eden eleman var ya... hani gündeme güm diye düştü, haberlere çıktı...? "Aaaa ne güzel keşke benim sevgilim de bana hava da evlenme teklif etseeeeğğğ" diye tepki verdiğiniz olaydan bahsediyorum. Hah! işte ilk başta haberi izlerken güzel hostesin yüzündeki ifadeye benimde içimin gitmiş olmasına rağmen sonrasında çok farklı düşünmeye başladım.

Şayet evlilikler 'evlenme teklif'lerinin tarzına göre sürmüş olsaydı şimdiye dek, eyvallah çekerdim sonuna kadar. Lâkin anlamıyorum; ne önemi vardır hava da veya kara da evlilik teklifi almanın? Ne oluyor uçağın içinde eline mikrofonu alıp herkesin içinde evlenme teklif etmek? güzel mi? havalı mı? (kesinlikle 'hava'lı), sevgili biraz daha mı fazla sevmeye başlıyor?

Şimdi sakın kimse benim romantiklere kıl olduğumu falan düşünmesin. Ben ki hayallerini en uç seviyelere taşımış ve orlarda tutup hiç indirmemiş, değişik duygusallıkları ve romantik fantazileri olan bir kızım ( her ne kadar tek tabanca takılsam da...) bu gibi olayları sevmiyorum sadece. Samimiyetsizdir çoğu. Gerçek değildir. Bir evlilik teklifinin nasıl yapıldığı değil, evlilikleri boyunca o adamın o kıza nasıl davrandığı ( ve tabii kızında o elemana) önemli benim için. Sanırım en çok böyle bir düşünce yapısına sahip olduğum için de kimsenin bana hediye almasını istemem. Herkese çok kolay hediye alır, hatta bunu sık sık yapabilen birisiyim. Ben sevgimi hertürlü göstermeyi seven ve sevgisini gösteren insanlara yapışmak isteyen bir kimseyim. Ama samimiyetsizce yahut sahte duygularla yapılan her eylem (hediye almak, sıradışı evlilik teklifleri vb...) bana vız gelir. İçinde sahici duygular olmadıktan sonra yaptığı herşey anlamsız ve boştur. O elemana, sahtedir, aslında duygusuzdur, evlendiklerinde eminim o kıza hayatı zindan edecektir falan diye yazmıyorum bunları... mimlendim sadece. Konudan ilham aldım. Adam gayet aşık ve yoğun hislerlede yapmış olabilir pekâlâ... neyse anladınız siz beni.

O kız eve yorgun argın geldiğinde, saatlerce makyajsız dolaştığında, hastalanıp kendine engel olamayarak oraya buraya kustuğunda, yıllar geçtikce kırıştığında, sözlü veya nişanlıyken rimellerinin arkasına gizlediği garip huylarını ortaya koyduğunda... da seviyorsan hâlâ, bravo ozaman sana!
Benim bildiğim aşk ta sevgi de budur. Karını ya da kocanı her haliyle 'ilk gün' ki gibi sevmek. Heyecan olayına girmiyorum. Yirmi sene sonra "ya ben karımı görünce hâlâ heyecanlanıyorum" diyen adama bu kafayı nasıl yapıyorsun diye sorabilirim... ama sevgi başka şey. Sevgi gerçek. Sevgi herzaman ve sevgi aynı olmalı.

Yani mesele hangi atraksiyonlarla o kızı/erkeği kandırdığınla alakalı değil...

Siz siz olun, tek taş pırlanta ile bir kırmızı gül'ün arasındaki farklılığı evlenmeden önce kavrayın.

Goncagül "Bekarzede"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aman diyim birdaha düşün!