Adımlarıma Işık

27 Temmuz 2014 Pazar

Alicengiz

Yüzüne güleni arkandan söveni çoktan geçtik. Şimdi bir de sosyal medyada dobra takılan ama binbir alicengiz oyunlarıyla kendini allayıp pullayan insanlarla içiçeyiz. Bırak gerçek hayatta savaştığımız -birtürlü çözemediğimiz -'rengarenk' kişilikleri, üzerine afiyet internet ortamında da o ne dedi bu ne yaptı merakının yavaş yavaş felçleştirdiği günlerdeyiz. Fazlaca selfiecilerin bilimsel olarak bencillikleri, çok eleştirenlerin üst seviye egosu, tükenmişlik yaşayanların bitmek tükenmek bilmeyen özlü sözleri ve daha nicesi...
Sabah uyan, gir bak en basitinden iki dakika facebook'a ve ne demek istediğimi anlarsın zaten. Eskiden canlı kanlı koşturduğumuz monotonluk maratonumuza bir de siberalemi ekliyor, adeta oturduğumuz yerde hiç durmuyor gereksiz duygularımıza kas yapıyoruz. Öyle fena bir hal almış  durumda ki, mazallah akrabalar birbirine düşüyor, herkes kendi arkasından konuşulduğunu düşünüyor, biri bile geri kalmamak için kendi etrafında dört dönüyor.

E bi dur... soluklan, nefes al! sahi nefes alıp verdiğinin farkında mısın? Dışarıda hayat var. Beş dakikalığına kaldır başını kendine dünya bellediğin ekranından. Ben yeni jenerasyonumuz için acayip tedirgin oluyorum. Zira öncelikle gençlerimiz ve hatta annelerimiz, elleri öpülesi babaannelerimiz bile bu çarkın gidişatına kendini salıvermiş yuvarlanıp gidiyor. Yeni doğan bebecik ne yapmasın...
Velhasıl herkesin şair, demokrat, psikolog, filozof ve dahi olduğu bir çağda, insanın elini ayağını çekip sadece oturup izleyesi geliyor. 
Düşünmeden edemeyen bendeniz gelecek kuşaklar için senaryolar yazıyor, Açlık Oyunları'na bir yenisini ekliyorum. Aklımdan geçen fikirleri yazsam bir yanımda Dostoyevski diğer yanımda Spielberg ağlar, gişe rekorlarına koşarım. Lakin yine diyorum, bu benim değil kesinlikle siz yukarıda bahsettiğim sevgili sibercanların başarısıdır. Ben oturup izliyorum sonra aklıma bunlar geliyor. İşin özü korkuyorum okurcan. Hani şu kıymet dediğimiz kelimenin tedavülden sonsuza dek kalkmasından. Efendim değer vermenin ne olduğunu hiç duymamış bilmeyecek olan yeni insanların doğmasından. Sonra gerçek karakterlerin özenle 'Comic Sans Serif' ile gizlenmesinden. Bilmem ki, anlatabiliyor muyum? Ha anlatsam ne olur...

Demem o ki, bu bildiğin ızdırap. 
Maskeli balolara yenileri ekleniyor ve herkes özünü unutuyor. Gün gelecek var olan bedenlerde hiç olmayan fikirler türeyecek...

Goncagül "İsyean"