Adımlarıma Işık

12 Ocak 2016 Salı

İnce çizgiler

Dün 26 yaşına girdim. Doğum günüm kutlu olsun.
Düşündüm, neler değişti hayatımda. Düşüncelerimde. Hayata olan bakış açımda? Var mı öyle çok değiştiğim noktalar. Ya da geldi mi üzerime 30'a 4 kala bir enteresan olgunluk? 

Aynı soruyu çok sevdiğim bir ablam sordu. Bilmiyorum ama, birşeylerin kıyısında gibi hissettiğimi söyledim. Gerçekten de öyle. Oysa Çağdaş'a sorsan, kıyı 29'da. 

Sonra düşündüm, kıyı insanın ellisindede olabilir, yetmişinde de. 
Sanki,  kıyıdan ne anladığınla alakalı gibi?
Ben bu yaşımda, kendimde değiştirmeyi çok istediğim ama bugüne kadar başarılı olamadıklarımdan başlamak istiyorum. Birçok radikal değişim yaşadığımı düşünsem de, değişmesi gerekenler olduğunu biliyorum. Bu yıl onlardan başlayıp kendimi bambaşka bir dünyanın içinde bulacakmışım gibi bir his var içimde. Belki öyle olmasını istediğim içindir. Ama yavaş yavaş kolları sıvadığımı düşünüyorum. Zaten herşey böyle başlamaz mı? Karar almak, seçimler yapmak... Gerçi en iyi yaptığım şey yarı yolda vazgeçmek ya da biraz zora gelince pes etmek. Ama zaten bu da değişmesini istediğim noktalardan birtanesi. Belki bu defa o kadar kolay vazgeçmem : )

Peki neden kendime bu kadar döndüm? Neden aynaya daha derin bakar oldum? Neden olmayan gözaltı çizgilerimi görmeye çalışıyorum? Neden daha fazla muhasebe yapıyorum? İçime dönüyorum? Yalnızlığı seçiyorum? Cevabı zor değil ama şaşırtıcı. 
Bence çok önce farkına varmış olmam gereken gerçeklerin farkına varıyorum. Ego değil. "Sadece ben" kibiri hiç değil. Arada çok ince bir çizgi var. Kendini değmeyen konular için harap etmekle sağduyunun arasındaki fark gibi. Hayatımdaki en büyük yanlışların sebebi ortasını bulamamış olmamdan kaynaklanıyor mesela. Ya yüceltirdim, ya yererdim. Ya siyahtı, ya beyaz. Aslında bazı durumlarda gayet grinin elli tonuydu. Bazı kişiler gördündükleri gibi değildi. Pozitif düşündüklerim negatif, negatif düşündüklerim ise pozitifti. Ama illa bir kalıp içerisine sığdırmaya çalıştığım için hayalkırıklığına uğradım.

Şunu çok net anladım. Kendine, kafanda iyi bir yere oturttuğun insanların seni hiçbiryere oturtmadığını söyleyip herkesi durmak istedikleri yerde bırakacaksın. Ekstra enerji sarfetmekle hiçbir eylem göstermemek arasındaki ince çizgi...
Gerçekten güvenebileceklerine güvenmek, ama herkesi sevmeye çalışmak. 
Sanırım en güzeli bu...


Goncagül "26mum"