Adımlarıma Işık

10 Eylül 2018 Pazartesi

Ahmak Islatan


Bir dostum vardı. Öyle severdim ki. Bişey dikkatimi çekti. Hala çok severmişim. Bizi birşeyler bozdu. Biraz ben, biraz o yok oldu. Azaldık. Bir dönemim vardı; tam perişanlık... o bilmez. Onu da ben bilmem. Bilmiyorum; bir dostum vardı. Var mıydı gerçekten? Hani bir sen varsındır bir kaşındaki, bi senin gördüğün bir de göründüğün. Olduğunu sandığın ama onda olduğun. Olduğunu sandığın ama onda başkalaştığın. Üstünden koskoca 10 yıl geçmiş. Oysa yüzyıllar sürecekti. Kırışacaktık. Daha ne muzurluklara imza atacaktık. Biraz makyaj yapardım ona, biraz derdini anlatırdı. Derdi derdim olurdu. Ne bileyim beşiktaşı sevdirirdi. Olmadı. Bazı hikayeler zihninde kurduğun hayallerden ve gerçek olduğunu sandığın sanrılardan öteye gidemiyor. Kaşı kaşı dur...
Şey çok acayip. Yabancılaşmak. Yürekte hissetmediğini mecburen yaşamak. Bilmiyorum. Galiba en acısı şu; hep öyle kalsın istiyorsun. Yani öylede, olduğu gibi. Sandığın gibi. Sevmek, sevilmek. Dost gibi. Hatasız kul olmaz ya, çok muhasebe yaptım. Özümü eleştirdim. Çokça eleştirildim. Sonuca varamadık çünkü kafamızdakileri söyleyemedik. Olmadı. Çünkü kırgınlık. Çünkü gurur.. Bilmiyorum. Şarkım olsun dostuma. Kulağımda çalsin. Yüreğim hissetmeye devam etsin. Kelimeler kafes. Boşver.