Adımlarıma Işık

31 Temmuz 2012 Salı

Şeytanın Güçlü Silahları Ve Zayıf İnsan

Konu uzundur fakat yazıyı kısa tutmaya çalıştım  13/01/2012

İnsan farkında olmadan zihnini köreltiyor. Duygularına ve düşüncelerine hakim olamıyor. Televizyonda izlediklerine, internette okuduklarına veya 13.cuma gibi safsatalara inanır hale geldi. Hiç farkında olmadan ruhlara derinlemesine işleyen bu sahte düşünceler her ne kadar "ben inanmıyorum" densede, aklın bir ucuna yerleşmeyi başarmıştır. *Seyiren sol gözün uğursuzluk getireceğine inanan birisinin sol gözü seyirdiğinde içten içe duyduğu, kendine bile itiraf edemediği  bir endişe vardır. Aynı şekilde sağ gözü seyirdiğinde ise, kendisi bile farkında olmadan umudunu buna bağlayıp hayatında güzel bir olayın gerçekleşeceğine inanır.  Aslında uzun zamandır aklımı meşgul eden bu konuyu bugünün tarihi tetikledi. Yanlış cümleler kurup yanlış bir mesaj vermemek için aylardır ertelediğim bu yazıyı yazmanın vakti geldi de geçti. Insanları gerçeklikten uzaklaştırmak için geçici ve doğru olmayan meşgaleler ile aldatıyorlar.

Kendiniz veya çevrenizde en azından birisi "benim batıl inançlarım var" cümlesini kurmuştur. İnsanoğlu akıllıyım diye geçinirken bu kadar saçma birşeyi özel bir durummuş gibi yansıtır etrafındakilere. Ki bu yansıtma bile, hiç karışmayacağını düşündüğünüz akılları karıştırabilmekte.
Bakalım batıl kelimesinin gerçek anlamı nedir:   - Doğru ve haklı olmayan.
                                                                   - Çürük, temelsiz, asılsız.

Çoğumuz, batıl kelimesinin asıl anlamını bilmediğimiz halde "mantıklı" insanların "o tarz" inançları olamayacağını gayet iyi biliriz. Yinede bu kelimenin gerçek anlamlarına göz attığımız zaman durup düşünmedik mi? Bizim gibi mantıklı düşünebilmeyi seven, akıllı, çağdaş bir insan nasıl olur da doğru ve haklı OLMAYAN, çürük, temelsiz ve ASILSIZ birşeye inanabilir?

Bu tarz inançlar zihnimizi ve ruhumuzu etkilediği gibi günlük hayatımızıda derinden etkiler. Bilinçaltımıza yerleşmiş bu sahte inançları tek başımıza engellemek  imkânsızlasıyor. Bunun başka bir örneği ise astroloji'dir. *Özellikle bayanların ilgisini hayli çeken bu, sonuna -ji eklendiği için uzun zaman önce 'bilim dalı' olarak yaygınlaşan falcılık, hem kişiliğimizi, hem de yarınlarımızı etkileyip parmağında oynatmaktadır. Burada altını çizmek istediğim en önemli husus ise, Tanrı'nın varlığına inanan insanların bile burç yorumlarını okumasıdır. Hepinizin bildiği gibi astroloji, doğum haritanıza göre size bir burç belirlemiş, gayet simgeselleştirip sizi kategorize etmiştir. Siz burç karakterinizin özelliklerini övünerek okuyup içten içe böbürlenirken (olumsuz özelliklerinizde bile), farkında olmadan kendi benliğinizi genelleştirip buna kendinizi inandırıyorsunuz. Burç karakterinizin yanısıra, bir bilim dalı olduğu söylenilen astroloji'de düpeduz fal bakılıyor. Geleceğinizi Tanrı'dan başkası bilemezken hergün birileri burç falınızı yorumluyor. Siz her sabah birnevi geleceğe hazırlanmak için  falınızı okurken, bütün gününüzü söylenen yalanlara endekslediginizin farkında mısınız? Dünyada ne kadar Oğlak burcundan insan var ise bugün çok mutsuz ve yorgun olacak. Ne kadar Başak var ise mutlu ve bol para kazanacak. 
Arkadaşlar, uzaktan baktığımızda insanoğlu gücüyle ve zekâsıyla  çok övünüyor da gün içinde gayriihtiyari böyle saçma biçimde aldatılıyor!

Mavisiyle başımızı döndüren Nazar Boncuklarını yereceğim şimdi izninizle. İnsan tarafından icat edilmiş küçücük bir mavi boncuğun bizleri o kem gözlerden  , kötü niyetlilerden  koruyabileceğine  akıl sır eriyor mu?
Hristiyanlara haç taktıkları için PUTPEREST damgasını vuranlara asıl PUTPERESTLİĞİN bu derece bir nesneye bel bağlamaları olduğunu söylemekten çekinmiyorum. Diğer tarafta ise, Nazar Boncuğu'nun bir insanı koruyabileceğine inanmayan, ama yinede takan bir grup insan mevcut. Öncelikle şunu belirteyim ki, ben haddimi aşmadan, yazımı okuyanları suçlamak değil aydınlatmak niyetindeyim. Gayet mâsumane ve süs için takılan Nazar Boncuk'larının 'kötülüğe kapı açmak' gibi olumsuz bir sırrı vardır. Sizler farkında olmadan, "ben zaten inanmıyorum, sadece görüntüsü hosuma gidiyor" derken Şeytanın namluyu iki kaşınızın ortasına dayadığının farkında değilsiniz. Elbette Tanrı'ya, iyi ile kötünün varlığına inanmayan bir insan için anlattıklarım boş gelecektir. Benim ısrarla vurgulamak istediğim, özellikle Tanrı'ya inanıpta bu batıl inançlardan vazgeçmeyen (veya tek başına bunu başaramayan) insanların bunu Rab'be götürüp sinsice örülmüş halatlardan kurtulmasıdır. Gayet normal ve süs gibi görünen bu Nazar Boncuk'larını evinizin kapısına astığınızda, saçınıza veya boynunuza taktığınızda, dükkanınızın girişine yerleştirdiğinizde tamamen kötü olanın egemenliği altında ezilmektesiniz. Tanrı'ya inanan insanın Nazar Boncuğu'na ihtiyacı YOKTUR! Başka bir açıdan bakmayı denediğinizde ne demek istediğimi anlayabilirsiniz. Yeni doğmuş bir bebeğin görücüye çıktığında kırk bin kere çekilen maşallahi yemiş yutmuş olmasının haricinde, üzerine 'panik ile' boncuk takıldığını hayal edin... İnandığınız Tanrı'ya aslında "sen şöyle bir dur..." derken küçücük bir nesnenin yavrunuzu koruyacağına inandığınızı hatırlayın. Zihninizin nasıl da köreldiğini! Ruhunuzun nasıl da hapsolduğunu! Bütün bunların beraberinde korkuyu, endişeyi, güvensizliği yani olumsuz duyguları getirdiğini bir düşünün!

Böyle olması gerekmiyor. Aksine, Tanrı bizlere huzur esenlik ve özgürlük vaad etmiştir. Kendini nesnelere, burçlara, fallara veya uğur getirdiğine inandığı herhangi bir eşyaya bağlamış kişi özgür değildir.
Dünyanın ta kendisi kötülüğün egemenliği altında olduğu için, bu tür şeyler insanlar tarafından olabildiğince sadeleştirilip modernize edilmiştir.

Mesela Fil Biblo'ları. Filler Taylandlılar için oldukça önemlidir. Yani Budizmin bir parçasıdır. Bu paragrafa başlamadan önce yanlış bilgi vermemek için internette biraz daha araştırırken bakın ne buldum: Yedi adet bulundurmak refaha ve şansa kapıyı açmaktır.Ve bulundurduğunuz mekana ayrı bir renk verir. Son zamanlarda evde ve işyerlerinde fil bulundurmak artık bir moda haline geldi. Kimilerine göre batıl inançlar olsada kimileri bu minik fillerin ortama verdiği hoşluktan gayet memnun. Bu metin Ev Dekorasyon ürünleri satan bir websitesinden alıntıdır. Metinde bir nesnenin şansa ve refaha kapı açacağı yazıyor. Ayrıca, bunun bir batıl inanç olduğu bilinsede, günümüzde moda haline geldiği söyleniyor. En çok ilgimi çeken  ise "...kimileri bu minik fillerin ortama verdiği hoşluktan gayet memnun" kısmıdır. Ne kadar da  şirin bir şekilde yıkıyorlar beynimizi öyle değil mi? :-) Burada sırf ürünleri satılsın diye durumu allayıp pullayıp reklam yapan insanlar söz konusu. (bkz Kutsal Kitap: Değersiz putlari ile beni öfkelendirdiler Yasanın Tekrarı 32:21)

Yazımı okuma zahmetinde bulunanlardan bazılarının abarttığımı söylediğini duyar gibiyim; ama bu kesinlikle abartı değildir. Toplum bahsettiklerimi öylesine normalleştirmiş ki, durumun ciddiyetinin farkına varabilmek için durup derin bir şekilde analiz etmek gerekiyor.

13.cuma gibi hurafeler ise insanoğlu'nu heyecanlandırmak ile birlikte, bilinçaltını "acabalar" ile doldurup aksilikleri ve de kötülükleri beklemeye koyar. Hem de hiç farkında olmadan...

Yazımı yazarken özellikle bir kaç defa 'farkında olmadan' diye vurgu kullanmamın tek sebebi, bu yazıyı okuyanların artık bu farkındalık içinde olacaklarıdır. Ve bu yükü sizi memnuniyetle yüklüyorum.

Aylardır içimi kemiren bu konuyu paylaşmak boynumun borcuydu. Umarım maksadım yanlış anlaşılmaz. Tamamen iyi niyet ve sevgiyle aydınlatma ihtiyacı duyan biri olarak kabul edin.

* Benimde zayıf noktamdı.

Goncagül "elçi"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aman diyim birdaha düşün!