Adımlarıma Işık

11 Temmuz 2012 Çarşamba

Aynı Güneşin Altında Isınıyoruz


Bazen imkânsızı istiyorum. Belki böyle bir insanım. Ya da istediklerimin imkânsız olduklarını düşünerek hata ettim. Emin değilim. Emin olduğum, istemekten ve umut etmekten hiçbir zaman vazgeçmedim. Vazgeçersem kendime ihanet edecekmişim gibi hissederim. Bununla da kalmam. Benim vazgeçmem birilerini olumsuz etkileyebilir ve yolunda taş olurum zannederim. Bu doğru değildir oysa. En azından her zaman…

Uzun zamandır manevi kardeşim Doğuş’a ulaşamıyordum. Daha önce yazdığım gibi, çocuk Van’lı ve Van’da yaşıyor. Depremden sonra öğretmenine sadece bir kez ulaşabildikten sonra haber alamadım. Ulaşacak baska hiçkimse olmadığı için, son bir mail attım Seyit öğretmene. Umudum çoktan tükenmişti. Cevap vermeyeceğini biliyordum. Artık o e-mail adreslerini kullanmadığını düşünmeye başlamıştım. Daha kötüleri de geldi aklıma. Ölmüştü ya da yaşadığı olumsuzluklar yüzünden artık Doğuşu ve tüm öğrencilerini eskisi kadar önemsemiyordu. Veya Doğuş’un başına bir hal gelmişti…söylemek istemiyordu. Bunun gibi nice felaket haberleri manşet manşet zihnimden geçti durdu. Ümitsizce yazdığım maili bitirip gönderdikten sonra, “hâlâ mail yazıyorsun ve ‘artık umudunun bittiğini ve ulaşamayacağın için vazgeçtiğini’ yazarken bile ümitlisin” dedim kendime.

Herşeyin bittiğini sandığım noktada cevap geldi. Ve ben yine de mutlu olamadım…

Seyit öğretmen de benim gibi vazgeçmezdi. Asla vazgeçmemem için beni yüreklendirirdi. Doğuş’a destek olduğum için çok mutlu olurdu ve bunun devam etmesini isterdi. 
Fakat bu mailinden sonra anladım ki hayat o’nu üzmüştü…
Doğuş depremden sonra ailesi ile birlikte konteynerde kalmaya başlamıştı ve bu durumu benim gönderdiğim defterlerle, kalemlerle halledemezdi.

“Ne bekliyordun?” dedi iç ses.

İnanmak istemedim. Burada doğan güneş orada da doğuyor…yağan yagmurun aynısı oraya da yağıyor…aldığım nefesin aynısını o da alıyor…

6.sınıfa geçmeyi başarmış. Tatilde bir lokantada çalışıyormuş. Maili kaç kere okudum bilmiyorum. Cümleleri ezberledim. Bildiklerimi bir daha kabullenmem gerekiyordu sanki. Hazmedemiyordum. Yapabileceklerimi yapmıştım, hatta onlara göre fazlasını yapmıştım. Bir çıkar yol ararken bu defa ümitsizlik sinsi sinsi gülüyordu.

"...yani  anlayacağınız ne siz nede ben doğuş için bir şey yapamayız..burda hayat böyle bu yaşta çalışmak zorunda bırakır çocukları ve ailenin tüm yükünü alır o küçücük çocuklara yükler ve hayat devam eder...hoşçakalın..."

Bu kadar basit anlatılan ağır hayatların varlıkları gerçek.

Üstelik aynı güneşin altında ısınıyoruz.

Goncagül “vazgeçmez”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aman diyim birdaha düşün!