Adımlarıma Işık

20 Mayıs 2011 Cuma

Kargaların Kargaşası Ve İlk Sigaram

Ne yapacağımı bilmiyordum. Tamam, bu ilk kez yaşadığım bir his değildi elbette. Genelde ne yapacağını bilmeyen bir insanımdır zaten. Böyle birisi oldum hep. Ne yapacağını bilemeyen yani. Kolay kolay önüne konan seçenekleri değerlendiremeyen, emin olduğu konularda bile aptal gibi kararsız kalıp tereddüt etmeye başlayan ve sonunda korkudan altına pipisu* olan biriyim affedersiniz. Yanlış seçimlerim, galiba emin olduğum konularda bile dört elle ( neden dört elle olsun sadece iki elimiz var?) sarılamamdan kaynaklanıyor. Yani düşün düşün biryere varamıyorum ve sonunda bomboş bir şekilde koyuveriyorum.

Sadede geleyim.

Yaşadığım en berbat günlerden birtanesiydi. Sanırım çok berbattı. Hava pisti, yağmur yağıyordu. Biryerlerden kaçmıştım, ama şuan nereden kaçtığımı hatırlamıyorum. Tabii maksat tamamen kendimden kaçmaktı. Sonuç: Başarısız. Saçlarımı karışık şekilde bağlamıştım. Altımda gri bir eşofman, üzerimde salaş bi tişört ve siyah deri ceketim vardı. Anlayacağınız ayvayı yemiş durumdaydım ve gayet kayıktım. Yürüyordum yürüyebildiğim kadar. Sağa gitsem olmuyor, sola gitsem olmuyor. Doluya koysam almıyor, boşa koysam dolmuyor. Hadise büyük. İçim buruk. Kalbim kırık. Hayallerim yıkık. Aklım karışık. Ellerim kirli. Başım dumanlı.

Derken aklıma bir çözüm gelmişti.

Sigara içmek!

Madem dünyada bütün sigara içenlerin dert ortağı* bu meret, mutlaka benim de dermanım olacaktı. İçimdeki yangını söndürebilecekti. Belki de şu çaresizliğime bir son verip bir çözüm bulurdu? Ellerimin kiri temizlenirdi? Huzur bulurdu yüreğim? Ne bileyim, içime çektiğim dumandan yeni bir ben olurdum. Yeniden doğardım. Üflerken içimdeki pislikleri de kapıdışarı ederdim kimbilir.

Ama hani ağzıma hiç sigara sürmeyecek, denemeyecektim bile?! 

Öylesine bitkin, öylesine telaşsız ve öylesine umursamaz olmuştum ki, konuştuğum o büyük laf zerre-i miskal kadar umurumda değildi. Umutsuzluğun doruklarında, terkedilmiş, zamanında terketmiş, yapayalnız, miskin ve bir o kadar tembel ruh halim yeni alacağım çakmağın rengini bile önceden belirlemişti beynimde.

O an sanki etrafımda dolaşan bütün insanların beni tanıdığı hissine kapılmıştım. Herkes beni ayıplayacak, elimdeki sigarayı gördüklerinde iyice aşağılayacaklardı. Ya ilk defa içtiğimi anlarlarsa? Ya çektiğim ilk fırtta cümle âlemin içinde öksürük krizine girersem? Ya sigarayı tutuşumdan başka başka mânâlar çıkarılırsa? ulan saçımda kızıl...

Def ettim bana bir yararı olmayan bu soruları kafamdan. Kendimi beni kimsenin tanımadığına, şu an kendi semtimden kilometrelerce uzakta olduğuma, ilk defa içtiğimi anlasalar bile muhtemelen bu insanların yüzünü birdaha hiç görmeyeceğime, saçlarımın yağmur karışımı yağlı olduğu için kızılının pekte belli olmadığına, zaten bu altımdaki eşofmanla bir boka benzemediğime, gayet sokak serserisi sanılacağıma ve de dikkat edilmeyeceğime, ilk fırtımda öksürsem bile ikinci fırtta en az amcam kadar iyi sigara içebileceğime kendimi inandırdım.

Kulağımda Sagopa Kajmer'den Kargaların Kargaşası rapleniyor.

Kırmızı L&M ve ilk sgara için iddialı bir seçim.

İlk fırtı çektim. Öksürmedim. Harbi harbi ciğerlerime çektim. İlkin hissettiğim sadece mide bulantısı oldu. Birdaha çektim. Sonra birdaha. Birdaha... birdaha. Hâlâ dertli olduğum yetmiyormuş gibi, elimdeki sigara bana daha melankolik bir hava kattı sanki? Karşı kaldırımdaki genç bana bakıyor. Yok bakmıyor. Evet evet sanırım bakıyor. Acemi olduğumu mu anladı? ozaman arada sigaramın ucundaki küle bakmalıyım. Alışık insanlar bunu yaparlar öyle değil mi? Bir daha çek... ve bir daha... Hayır, iyi olmuyorum. Midem şiddetle bulanıyor. Her çekişte biraz daha bulanıyor. benim bu merete bağlanmam gerekmiyor muydu? Sevmem, alışmam, bana dost olması gerekmiyor muydu?!

Kargalar çığlıkları basıyor kulağımda...

Anlamlandırmaya çalışıyorum olanları. Bu sigarayı içen ben miyim?

Elimdeki sigara bitmeden ayağımın altında ezdim. Bunu bile beceremedim. Sigaradan bile dost olmaz bana. paketi çantamdan çıkardım. Yepyeni paketi çöpe attım.

Artık yığınla insan beni biliyor ben onları bilmiyorum...

Her şarkının bir hatırası vardır.

Ben ilk ve son sigaramı Sago eşliğinde bu şarkıda içip bitirdim.

Yıl 2009, Goncagül sigaradan bile anlamıyor.

2 yorum:

Aman diyim birdaha düşün!