Adımlarıma Işık

19 Ekim 2012 Cuma

İstanbul

Kaç tane başlık var böyle, kaç yazı...
 
Kaç yaşanmışlık kaç dilde yazıldı bu şehirde...
 
Kaç yüzü tanır, kaç maske taşır...
 
Bu rengarenk gibi görünen tek renkli şehrin deniz suyu tadındaki masalları bile dinlenilir. Beslenirsin her yürekten. Yeni bir hayat öğrenir bir yaşına daha girersin. İstanbul bu; sağı solu belli olmayan ama herkesin aynı istikamete yolculuk ettiği şehir. Kadın şehir. Büyülü ve bazen bir o kadar yalancı.
 
Yorgundur İstanbul kadını. Sancılıdır bazen, yeni hikâyelere gebeyken. Ve fakat doğurduğu hiçbir hikâyenin sonu yoktur. Sürer gider...hiç bitmez. Herkes aynı tatta yaşamaz bu şehri. Farklı güzergâhların değişik kalpleri uzun bir serüvenin ya kurbanı olur, ya alacaklısı ya da hiçbir zaman hiçbir şeye doymayanı.
 
Çöpçüsü de İstanbul kokuyordur, yazarı da. Tinercisi de İstanbuldur, sanatçısı da...
Herkesin İstanbulu içindedir; kendincedir, yüreğine uyarlanmıştır.
 
İstanbuldur bu; bazen bukalemun, bazense bir tokat gibi inen şeffaf koca bir gerçek.
 
Benim İstanbulum demli çay kokuyor. Aşk kokuyor benimkisi.
 
İstanbul içimde, yanımda, hem gerçek hem rüya....
 
Goncagül "Yakamoz"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aman diyim birdaha düşün!