Adımlarıma Işık

23 Şubat 2012 Perşembe

Ve Kadın Uyandı


Ben Mazhar Alanson dinlerken yolculuğa çıkıyorum.

Bu sabah içimde bir kadın var. 
Büyümüş, ya da hep büyüktü. 
Bu sabah içimdeki kadın uyandı
Bu kadın çok olgun ve sakin. Yani benim çoğu zaman yapamadığımı yapıyor. 
Bu kadın, içimdeki kızçocuğuna annelik ediyor. Yatıştırıyor onu. Seviyor, okşuyor. Zaman zaman “geçecek, üzülme…” diyor.  

Ben çay içerim, kahveden pek haz etmem. Dışarısı yağmurlu ve karanlık. Ofiste limonlu çaydan başka çay olmadığından kahveye talimim. Kahveyi de oldum olası bitiremeyip sonunu buz gibi içmek zorunda olduğum için derinlemesine bir çözüm buldum. Latte Macchiato içiyorum. Soğusada içiliyor, acısada öldürmüyor. 

Kulağımda Bir Zamanlar Fırtınalar diyor Mazhar abi. Üzerimdede müthiş bir yorgunluk var ama;

Bu sabah, böyle bir ruh halinde olacağım ve dahi gün gelir de böyle bir yazı yazacağım aklıma gelmezdi. Aklıma gelmeyen birçok durumu yaşamam gibi. Alışıyor insan başından geçenlere. Mutlulukların ve hüzünlerin kardeşliğine inanmaya başlıyor. Kardeşce kendi yollarında yürüyebildiklerine inanıyor. 

Supermen, supermen olmak lazım bazen. 

Bu sabah içimdeki kadın ile tanıştım. Üzerine yağan yağmurlarda boğulmak yerine yüzmeyi seçip karaya çıkmak için yılmadan kulaç atan  güçlü bir kadın. Bu kadın istikrarlı. Olumsuzluğun içerisinde kaybolmuyor. Oturup dizlerini dövmüyor.  Çözümleri bilmiyor, çareyi bulamıyor belki ama; inancını hiç kaybetmiyor. Sakince oturup beklemesini ve Yaradana bütün kalbiyle umut bağlamayi biliyor. Bunu, yine O’nun yardımıyla yapabildiğini de biliyor. Ancak bu kadar zayıfken bu güce erişebileceğinin farkında olacak kadar da alçakgönüllü bir kadın. 

Yorgunluklarım, hüzünlerim alt edemedi beni bu sabah. Ortam gayet iyi hazırlanmış oysa. Hava yağmurlu ve karanlık.  İzin vermiyor kadın. “Ben üstüne çıkar, ayaklarımla ezerim” diyor. Ben de izin veriyorum… gülümsüyoruz, beraberce eziyoruz! Ezdikce hayat doluyor içime. Derin nefes alabiliyorum.

Şükrediyorum bugünüme! 
Şükrediyorum yağan yağmura, karanlığa…
Şükrediyorum ailem için!

Şükrediyorum Sevgilim için!

Şükrediyorum Mazhar abi için! Benim hâlâ umudum var, hep olacak, olmalı dediği için!
Şükrediyorum içimdeki kadına!

Şükrediyorum; endişelerimin, korkularımın ve karamsarlıklarımın beni boğmasına izin vermeyen Her Şeye Gücü Yeten’ime!

Eyvallah dersin, geçer gider…

Sana bir sır vereyim,

İçten içe bu kadının uyanmasından korkmuşum ben. Sanmışım ki, bu kadın uyanırsa özenle beslediğim kızçocuğu ölür gider. Yerini bu kadın alır ve ben çocuksu mutluluğumu satmış olurum.
Şimdi sana bir sır daha vereyim; o kadını uyandır. O kadın, o kızçocuğunun yansımasıdır. Onu öldürmeyecek, yerini almayacak, yok saymayacaktır. O kadını uyandır. Uyandır ki, hayat kızçocuğunu savunmasız yakaladığında onu sarıp sarmalayacak, hayat nefesini üfleyecek biri olsun.

Bu yazıyı okuyan bütün küçük kadınlara armağanım olsun.

İçindeki kadını uyandır. Korkma! korkma savaşmaktan... hislerinle savaş. Düşüncelerinle savaşÇözüm üretmene gerek yok. Çaresiz hissettiğinde sabırlı ol. Korkma bundan. Kolayı seçme. Kadını uyandır. Annen gibi olan kadını. Güçlü ol. Güçlü olmak seni değiştirmez. Sana aslında senin kim olduğunu öğretir...

Goncagül “KüçüKadın”

2 yorum:

  1. Ne kadar güzel, insanı 'sarsan', uyandıran bir yazı olmuş.. Ellerine sağlık. :) Nefessiz, keyifle okudum..

    YanıtlaSil
  2. Meliscim : ) tesekkür ederim. Gözlerine saglik : )

    YanıtlaSil

Aman diyim birdaha düşün!