Adımlarıma Işık

7 Eylül 2011 Çarşamba

İçsel Haykırışlarımın Dışsal Yansımaları part 2

O gün geldi çattı. "Daha çok var" diye diye şurada topu topu üç gün kaldı. Üç gün sonra tam manasıyla yuvadan uçacak olan bir ağabeyim var. Günler azaldıkca içsel haykırışlarım çoğaldı. Sessiz çığlıklarımı bastırdım. Iyice sessizleştim. Kabuguma çekildim. Eski fotoğraflarımızı uzun uzun inceleyip o günlere geri döndüm. Dedim ki "herşeye rağmen dünyanın en güzel kardeşlik örneğini biz yaşadık ..."

Yaşadığımız inişli çikişli bütün olaylara inat, kafa göz girişmelerimize inat, dizde kase kırıp kanın gövdeyi götürmesine inat, ayagımızın altında kafa ezmeye inat, sokak ortasında herkesin içinde top oynamıyorum diye dayak yememe inat, kaleye geçmiyorum diye küfür kafir kol gezsede buna da inat, gayet sıkı bir bağım var benim ağabeyimle. O ağlayınca ben başlardım, ben ağlayınca o başlardı ağlamaya. Destek çıkardık kol kanat gererdik birbirimize. Paylaşmadığımız bir halt kalmadı anlayacağın. Pazar akşamları toplantı yapardık misal. Yıllarca ranzada yattık (bir kaç sene ayrı odalarda kaldık) o ranzada alt üst yatarken, bazen gayet geçimsiz olmamıza rağmen pazar geceki toplantılarımızı aksatmazdık. Bugüne dair planlarımız, hayallerimiz vardı. Cinsiyet farkı dinlemeden, utanmadan çekinmeden konuşurduk  bunları. Işte o gecelerde içinde hayal  kurduğumuz o pembe baloncuklar patladı, herşey gerçeğe dönüştü. Sıralamayı da bozmadık vesselam. O benden büyük olduğu için önceden gidiyor. Bana yol açiyor. Yolundaysa herşey işaret edecek peşinden gideceğim ben de. Her zamanki gibi yani... Tam ağabey kıvamında. 

Ağabeyi olmayan kızancıkların ne demek istediğimi anlayacaklarını pek zannetmiyorum. Hatta bu ağabeyi olmayan hatunların "iyy iyi ki ağabeyim yok!" demelerine protesto amaçlı, biz ağabeyi olan hatunlar bir elimizi havaya kaldırıp "Yaşasın ağabeyi olupta kendini daha güvenli hisseden hatunlar!" diye bağırdık. Bakmayın, abladan falan iyidir. Ağadır, paşadır, candır o can. Kabul, bu sebepten biraz feminizmden uzak büyüdük bir süre ama geçti yani. Insan bir kendini  bulmaya görsün o feminizm içerden geliyor zaten. Ağamla alakası yok yani. Herneyse işte. Üzgün değilim hacılar. Aksine ağam için gayet memnunum. Zaten hayatını severek sevişerek mutlu mesut geçirebileceği bir hatun aldı kendine. Hem biz müşerref olduk, hem de o. Müşerref demişken, küçükken adım ya Kevser ya da Müşerref olsun isterdim. Neyse bu ayrı konu. 

Dün gece ağam uyurken biraz izledim. Böyle içim acıdı. Aslında bu yazı duygusallığın dibine vurup anıra anıra ağlamamıza sebep olabilirdi hep birlikte ama gördüğünüz üzere bunu engellemek için hayatımı yiyorum şuanda. Ağam, iki üç mahalle öteye taşınıyor olsa da, aynı olmuyor. Aynı olmayacak hiç bir şey. Birlikte televizyon izleyip aynı sahnede birbirimize bakıp gülemeyeceğiz mesela. Cay demleyeyim diye para teklif eden biri de olmayacak. Taklit yapıp altıma işeten, sigara dumanını suratıma üfleyip kadirzm moduna giren ve de saatlerce hikâyeleriyle kafamı şişiren biri de olmayacak. Sabahın köründe arabesk ile uyandıran, karı-kız muhabbetlerine ortak eden, hertürlü benim muhabbetlerimede ortak olmayı başarabilen ve bunu hep ölçüsünü kaçırmadan yapabilen birisi de olmayacak. Cinsiyet farkına rağmen ölçüyü hiç kaçırmadan ikiden bir olmayı her zaman başardık sevgili okurum. 

Velhasıl-ı kelam, bir dönem kapanıyor, baska bir dönem açılıyor. Bunada alışacağız. Herşeye, her yere ve de herkese alışılabildiği gibi. 


Goncagül "Kızkardeş"










3 yorum:

  1. gözler dolu dolu... (aline)

    YanıtlaSil
  2. Boyle ayriliklar olsun Tamarcim ,Allah gonulden ayirmasin sizi...Onada tum kalbimle mutluluklar dilerim.Ikinizde sansli sayin kendinizi birbirinize sahip oldugunuz icin.(rita)

    YanıtlaSil

Aman diyim birdaha düşün!