Adımlarıma Işık

26 Eylül 2011 Pazartesi

Hasret

Heryerde çekilebilir. Zamana aldırış etmiyor insan. Saate bakma ihtiyacı duymuyor. 
Kimi zaman tek bir noktaya odaklandığını dakikalar sonra anlayabiliyor. Çünkü, baktığı yerde bile hasretin yansımasını gördüğünden, nereye baktığı çokta önemli olmuyor. Parmaklarını yuvarlıyor...ısırıyor...kemiriyor. Gözlerinden damla damla akıyor bazen. Dudaklar, büzüldüğü gibi aniden yine aynı hasretin resminden gülümsemesini de biliyor. Hasret, gülümsetiyor. İliklerine kadar bir çekim sancısı hissettirebiliyor. Kilometrelerce uzakta olan mıknatısın diğer parçası olduğundandır bu sancı. O'na çekilmek ve gidememek. Ulaşamamaktır hasret. 

Ne nokta olmayı bilir ne de virgül. Başı da yoktur sonu da. Sesi de yoktur hasretin. Sağır ve dilsizdir ayrıca. Yalnızlığın en iyi dostudur ve saç diplerine kadar hissedebilirsin bunu. Ne kadar süredir sustuğunu, düşündüğünü, sancılandığını unutturandır. Bir başkasının başkalaşmasına son vermektir. O'nun gözlerinden bakmaktır hayata... O'nun kalbinden atmaktır, dilediği ritimden nefes alıp vermek. Kim ne derse desin, ne yere ne de göğe koymak istememektir. En çok yüreğime yakışır. En iyi benim dizlerimde uyur. En güzel benim içime akar. 

En özel şarkıları ben söylerim O'na...kanatırcasına.







Hasret, kimsenin bilmediği bir bestedir. Yalnızca senin çalıp söyleyebildiğin, ama uzaklarda biryerlerde O'nun tarafından dinlenildiğini bildiğin. Kimseye benzemez. Rengi yoktur. Varsa yoksa O'dur. Boğazda düğüm, bileklerde kelepçedir.
 Çaresizliğin anasıdır.

Hasretin adı, Çağdaş'tır.

Ve lâkin; sabır umudu büyütür, umut sabırı.

Goncagül "KanRevan"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aman diyim birdaha düşün!