Adımlarıma Işık

6 Haziran 2011 Pazartesi

İçsel Haykırışlarımın Dışsal Yansımaları part 1

Bakmayın siz evlilikten kötü kötü bahsedenlere, sizi korkutanlara. Evlilik sandığınız kadar kötü bir müessese değil. Evet ciddi, o ayrı.

Günlerce "ben ağamı nasıl evlendiririm, onsuz ne yaparım, kimin çoraplarını koklarım, kiminle boks yaparım, kiminle şakalaşırım, kiminle sevincimi paylaşırım..." vesaire diye düşündüm durdum. Hatta bunu söylemek hayli güç ama oturup ağlamışlığım da vardır. Bu içsel haykırışlarımın sarsıcı psikolojisinden hiç kimseye bahsetmedin tabii. Fakat bu sendromu daha önce tatmış insanlarla toplantı kurup üzerine uzun uzun konuştuk. Bana bütün bu kaygılarımın yersiz olduğunu, geçeceğini, gayet normal hislere kapıldığımı, hepsinin aynı yollardan geçtiğini ama alıştıklarını söyleyip durdular. O an onlara Kevin Costner edasıyla gayet buzumsu ve de soğukumsu bir bakış fırlatıp "hiç bir şeyden anladığın yok dostum!" deyip, restimi çekmek istesemde yapmadım tabii. Sonuç itibariyle beni avutmaya ve ikna etmeye çalışıyorlardı. İyi niyetli insanlardı. Bu kontrolsüz hallerimi bir arkadaşıma salya sümük anlatırken nasıl görünüyordum acaba, çok merak ediyorum. Galiba insan bir kardeşini evlendirirken, bir de evladını evlendirirken böyle oluyor. Yalan değilmiş, yavaş yavaş geçiyor. Geriye tek bir evre kaldı. Evden tamamen ayrılması.

***

Evlilik sandığım kadar ürkütücü bir konu değil. Tamam adamın iki ayağını bir pabuca sokarım, belki başlarda yemeği yakarım, ellerimle mantı açamam, işten eve geç gelirim falan filan ama evlilik korkunç değil.

Canım bu yazıyı çok uzatmak istiyor.

Goncagül "Kısadan hisse"








Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aman diyim birdaha düşün!