Adımlarıma Işık

9 Nisan 2011 Cumartesi

Saza Niye Gelmedin?

Küçükken saymayı ve günleri bu şarkıda söktüm desem kaçınız inanır? İster inanın, ister inanmayın. Parmaklarımla göstere göstere bu şarkıyı çığırırdım evimin her köşesinde. Tabii o zamanlar şarkının sadece haftanın günleri ve sayılarla ilgiliydim. Nereden bilebilirim, admın ciğeri yanmış, beklemiş beklemiş gelmemiş, hatta randevulaşmışlarda kız bunu ekmiş falan. Büyüdükce anladığım bu hazin hikâyeden sonra şarkıyı daha çok sevmeye ve yine aynı çoklukla dinlemeye başladım ahali. Hani vardır ya günde yirmi kere de dinlesen asla bıkmayacağın şarkılar, bu da o hesap benim hayatımda. Her an her dakika her modda dinleyebileceğim şarkılar arasında: Çünkü hatırası vardır. Çocukluğun unutulmaz ve her hatırlandığında içi cız ettiren, yüzde sebepsiz olduğunu düşünsekte içinde bir sürü duygu ve anı barındıran tarzda. Belki de bu şarkı bilinçaltıma öyle bir yerleşmiş ki, ister istemez haftanın en sevdiğim günü cuma oluvermiş. Tamam, bu çok düşük bir olasılık kabul amma ben de nedense randevularımı hep cuma'ya veririm. Mübarek gün vesselam.

Dedemin siyah kocaman bir tape'i vardır biz küçükken. Sanırım attırmadık ve sakladık kendilerini. Ben, ağabeyim ve kuzenim  tape'in peteğinden çıkan melodileri yakalamaya çalışırdık cahil, yok pardon çocuk aklımızla. O petekten İbo'lardan tut Orhan'lara, Orhan'dan tut dayımın gençken arkadaşlarıyla sesini kaydettiği kasetlere kadar binbir çeşit ses çıktı ve biz kulağımızı dayayıp zevkle dinledik. Ailenin tek kızı olduğum için ben de arada kaynadım ve biraz feminenlikten uzak bir damarcı oluverdim haliyle. şikayetci değilim asla. Bir kerecik olsun o günlere dönmek için neler vermezdim şimdi. Demogoji'ye başlamayacağım fakat bilirsiniz işte, insan hep mutluluk duyduğu zamanlara dönmek ister bazen. Bu aralar da öyle aralar. Bir videomuz vardır misal, kolkola vermişiz ağabeyim ben kuzenim, salına salına İbo'dan "Haydi Söyle" parçasını söylüyoruz incecik sesimizle. Ağzımız kulaklarımızda kameraya karşı iş başarıyoruz. En önemlisi, kolkolayız arkadaş. Kolkola!

Hâlâ kolkolamıyız? Yoksa çocukken içgüdüsel olarak ilerisini gerisi hesaplamadan attığımız kollarımızı omuzlarımızdan geri mi çektik? Büyüdükçe anlamamaya mı başladık birbirimizi? Seviyoruz deli gibi, aileyiz biz canız, kanız, lâkin ne oldu? Hangi duygu sevgimizin önüne geçmeyi başardı? Anadan - babadan başka yâr, kardeşten başka dost olmaz demiş birileri zamanında ne de güzel demiş. Nasıl cuk diye oturmuş. Keşke demekten nefret etsemde bunu dedirten hayat'a 'üç güün deeedin, beeğeeş gün deedin...' diye parmağımı gösteresim geliyor, gelmiyor değil. Zaman aşımına uğramaktansa keşke biraz daha elele kolkola olabilseydik. Biraz daha içiçe. Geçen günler yeni yeni türküler öğretseydi bize ve hep bir ağızdan gülücüklerle şenlenseydi gönlümüz.

Kuzenim ufakken keşke'ye kaçke derdi :-) amma gülerdik... Öyle işte.

Ben yarın memlekete kavuşuyorum. Darısı kavuşamayanlara.

Goncagül "Kaçke"

1 yorum:

Aman diyim birdaha düşün!