Adımlarıma Işık

26 Nisan 2019 Cuma

Korku

Korkuyordu. Daha önceki korkulara benzemiyordu. Bu korku içinde çokça çaresizlik de barındırıyordu. Oysa hava aksine oldukça güzeldi. Mutlu ve özgür olma havasıydı.
Bir cuma günü gibi maviydi ve ne tesadüf günlerden de cumaydı. 
Yumurtalı ekmek, mis gibi demli çay, sıcacık bir el yakışırdı bu güneşli güne. Kuş sesleri huzurlu günü taçlandırırken yürek, bir türlü sakinleşemiyordu.

Kız zaten hep böyle yapardı. Her günün bir rengi, her kokunun bir hayali ve her hayalin tutunacak bir dalı vardı. Belki de yıllarca kendini böyle kandırmıştı. Değişmez gerçekliğin üzerini kendi isteyip özenle seçtiği ipek örtülerle kapatır, görmek istediğini görürdü.
Sahi bu kötü müydü? Herkesin gerçeğini reddedip kendi gerçeğini yaratmak, buna ölümüne inanmak, bundan haz almak ve bu şekilde yaşamak? Bu bildiğin oksijen maskesiydi. O olmasaydı bu kirli havayı solumak zorunda kalırdı ve kimbilir ciğerlerine dolan bu karanlıklar onu nasıl da alaşağı ederdi…

Alaşağı olmak.

Kız büyüdükçe alaşağı olmayı yeğlemeye başladı. Yeter ki görüp duyduğu, dokunabildiği gerçeklik gerçekten gerçek olsun. İpek örtüleri çoktan rafa kaldırıp nefes almak zorlaşsa da gördüklerine inanması gerekiyordu.

Burnum da kanasın. Dizlerim de çürüsün. Ellerim de nasır tutsun. Ben emek veririm. Ben zor olsa da, hayatta kalabilirim! yeter ki herşey herkes maskesiz olsun. Razıyım, diye düşünüyordu.
Öyle böyle bir alaşağı olmak değil, yeri geldi süründü.
 Böyle havalarda rafa kaldırdığı ipek örtülerden biri tenine dokunup geçince yine cezbetti.  Ama bu ayartıcı davetkar hayallerin gerçek dışı olduğunu düşündükçe acı çekmeyi tercih etti.
Bu acılardı onu kendine tanıtan. Zor olsa da büyüten...

Zamanında üşenmeden uydurmaya çalıştığı her kılıfı kullanamamak başlarda afallatsa da, yalnızlık pahasına yüzleşmesi gerekiyordu içine sıkıştırdığı zavallı ruhuyla.
Yüzleşmek zordur yıllarca içinde yanlış terbiye ettiğin minik kız çocuğuyla.

Hayat zordu ve bir an önce orayı terketmek için bir sırt çantasına ihtiyacı yoktu. Yumurtalı ekmek, demli çay ve sıcak bir el kaçmak için yeterliydi. Fakat zarzor yüzleştiği benliğine bunu tekrar yapamazdı.
Kalıp savaşacaktı.
Korkusuna rağmen.
Aradığı yumurtalı ekmek, demli çay ve sıcak el üçlüsünün yerini Baba, Oğul ve Kutsal Ruh almalıydı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aman diyim birdaha düşün!