Adımlarıma Işık

5 Temmuz 2011 Salı

Dear Jerry

Bence hayat dönem dönem korktuğumuz her şeyi burnumuza sokuyor. Ya da bana hep böyle oluyor! Son günlerde neye "Benim başıma gelmez" dediysem yahut neyden çok korkuyorsam dibimde bitti.

Korkmak değil de televizyonda bile görmeye tahammül edemediğim hayvan; sevgili fare, ve ofiste sanki binlerce! Yani koskoca ofissin, neden özellikle benim masamın yanında olursun bunu da anlamış değilim. Neden herşey beni bulur? Neden ben tiksiniyorum diye ille de benim yanımda durur. Neden tesadüfen benim yanımdaki duvarda delik olur da bir başkasının duvarında delik olmaz?

Hadi bunları da geçtim!

Arkadaş evdeyim. Yorgunum, perperişan olmuşum, sürekli sömürülüyorum ve nefes alacak vakit bulamıyorum. Bir sürü işim var ama nereden başlayacağımı bilemediğimden hepsi yarım kalıyor. Herneyse, nihayetinde sırtımda tonlarca ağırlık varmışcasına kendimi yatağa attım bir gece. Tam uykuya dalıyorum ki içeriden tıkır tıkır sesler geriyor. Lan dedim yoksa eve birisi mi girdi? Zaten apartmanda bir hırsızlık olayı olmuştu... zaten şu tepemizdeki komşulardan endişeleniyorduk ve de cellalleniyorduk. Hiç üşenmedim kalktım salona doğru yürürken, şüphelendiğim cismin bir insan değil de fare olabileceği aklıma geldi! Işığı açtım etrafıma bakıyorum ama ne bir fare ne de ardında bırktığı bir pislik. Yok bir kanıt. Velhasıl-i kelâm çok geçmeden kendisini gözlerimle gördüm ve bu evde geçen günlerim adeta kabusa dönüştü sevgili okurcan. Bu kadar tesadüfü bir de güzel olaylar için yaşasam diyorum? Onu her hangi bir yerde tekrar görmemek için tuvalete gözlerim kapalı girdiğimi itiraf etmek istiyorum!

Evet ardından her şeye isim koyduğum gibi fare'ye de bir isim koydum. Malum o artık istemesekte bizden bir parça. E bu sefer de adı sanı belli oldu diye kendimi katil gibi hissediyorum. Evin her köşesine zehir koyduk. Ölüp ölmediği hakkında en ufak bir fikrim yok henüz. Geceleri ses duymuyorum kendisini de uzun zamandır görmüyorum. En büyük temennim, kesinlikle ölmüş olması! Ofiste ki mal'a gelince, ya da çoğul oldukları için mallara demem gerkiyor sanırım. Onları belediyenin güvenli ellerine bıraktık. Çok yakında benim yırtınmalarım sonucunda patron  ilaçlatmaya EVET diyoooor.

Amma ve lâkin keşke her şey fare öldürmek kadar basit olsa. Keşke tek korkum bu olsa, tek gerginliğim "ulan dolabı açsam ayağıma düşer mi?" olsa. Değil işte. Hani, konuyla pek alakası yok ama Allah bir yerden verirken diğer yandan alırmış diye bir laf var ya. Biraz o hesap benimkisi bu aralar. Kafayı yiyecek ve delirecek gibi oluyorum. Tam o anda birinin sesini duyup sakinleşiyorum. Sorumluluk nedir galiba yeni yeni öğreniyorum. Sorumluluk; öyle her istediğinde alıp başını gidememekmiş. hesap verebilecek konumlarda olabilmekmiş. Sabretmekmiş. Murada erebilmek için derviş olma yolunda ilerleyebilmekmiş. Konuşmak gerekirken susmakmış ve susmak gerekirken konuşmakmış! Uzun lafın kısası okka gibi yürek sahibi olabilmekmiş! Yani, yok öyle yağmaymiş...

Tanrı'ma dönüp "Neden yine?"  diye sorduğumda anında cevabı içimde hissediyorum mesela. Ben ki kapıyı çarpıp çıkarım, ben ki ağzıma geleni söylerim, ben ki umursamazım, ben ki paraya zerre önem vermem, ben ki istemediğim yerde kalmam, ben ki gerildiğim yerde durmam, şekillenme ve de törpülenme zamanı gelmiş yine. Bakalım, öğreniyoruz galiba yavaştan. Acı çekiyoruz inceden. Zor geliyor falan ama, dedim ya, bir ses var ayakta tutan.

Bu arada Tom kesinlikle haklı. Fareler madur değildir!

Goncagül "Yorgun"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Aman diyim birdaha düşün!